Bayramı bayram yapabilmek, her ânımızı bayrama çevirebilmek, bayramı yılda iki kez değil, her hafta yaşamakla mümkündür. Ramazan ve Kurban bayramlarında bayramı yaşıyor olmak kolaydır. Cuma gününün bayram olduğunu buyuran (Beyhakî, 3/243) Peygamber Efendimiz s.a.v.’in her Cuma ashabıyla birlikte yaşadığı bayram heyecanını günümüzde de hissedebilmek herhalde daha zordur.
O halde yüreğimizde biriktirilmiş iyi duygularımızın, ilahi coşkularımızın dışavurumunugerçekleştirmeliyiz ki, hüzünlü gönüllere, yaşlı yüzlere derman olabilelim. Yüreğimiz aynı ideallerden doğan heyecanlarla çarpmadıkça, kardeşlerimizin gözyaşları dinmedikçe nasıl bayramı bayram gibi kutlayabiliriz ki? Geride bıraktığımız buruk, kederli yüzlerle, çare aramadığımız dertlerinden dolayı ağlamaktan kızarmış, şişmiş gözlerle Rabbimizin huzuruna bayram edasıyla hangi yüzle varabiliriz ki?
İnsanlarla birlikte aynı heyecanı yaşayabiliyorsak, hüznün içine bir tebessüm yerleştirebiliyorsak, yorgun yüreklere hakikatle bezenmiş zarif cümleler sunabiliyorsak…
İşte o zaman hayatın karmaşası içinde ilahi bir bayram nefesi alabiliriz demektir. İşte o zaman bayram, kendimizin ve dünyamızın kirlerini örten bembeyaz kar gibi olacak, olup biten her şey bir anda unutulacak ve böylece bayramla güzelleşebileceğiz.