Bize Ulaşın
Mollahüsrev Mh. Taştekneler Sk. No:12
Süleymaniye Fatih/İstanbul
0216 305 04 36

Sabırla Yıkılacak O Yüksek Surlar

Koşa koşa, ama hiç durmamacasına… Arkamdan yağmur hızında yağan kurşunlar varmış gibi… Bir saniye duracak olsam, dinamit gibi patlayacağım korkusuyla… Gitmek istiyorum. Kaçmak… Gücüm tükenene kadar koşmak, ses tellerim kopana kadar bağıra bağıra haykırmak istiyorum.Ama bağıramam; çevredeki insanlar rahatsız olur. Polisler gelir, gürültü kirliliği yapıyor muşumdur belki, çevreye rahatsızlık veriyor muşumdur. Dönmem gereken yerler var; koşamam da, kaçamam da…
Bir yerde duymuştum; ülkenin birinde insanlar, kimseyle paylaşmak istemediği sırları olduğunda bir dağa çıkarlarmış. O dağda bir ağaç bulup, bir kovuk oyarlarmış. Sırlarını o kovuğa fısıldarlarmış.
Herkesin derdi kendine. Öyle ya, insanlık neler görmedi. Anlatsan olmaz, anlatmasan olmaz. Anlatsan, istersin ki tüylerinin yerinde yetiştirmeye başladığın dikenlerini üfleyen biri çıksın. Göğsündeki değirmen taşını bir kıran çıksın… Sussan, tüketeceksin kendi kendini. Peygamberim gelse rüyaya… O mübarek sesiyle konuşsa, “Her şey güzel olacak!” dese… O deyince her şey güzel olacak ya…Uyanınca kuş gibi uçsam. Uçsam Allah’ım, keşke uçsam…
Bir gülümseme nasıl tarif edilir? Ömre ömür katan, o ezbere bildiğin gülümsemenin içine gizlenmiş ilk acıyı görünce, dünya nasıl da bir imtihandır. O gülümsemeyle dünya arasında kocaman bir gül bahçesi yetişmişti. O yolun başında tek başıma durdum şimdi. Kelimelerin yittiği, dudakların kuruduğu yerdeyim. Gözyaşlarıyla seyrediyorum kuruyan bahçemi.Peygamber sözüdür:”Konuş ya Aişe!”
Sen de konuş. Sesindeki o korkmuşluğu silsen n’olur. Korkma. İçimde bir şeyler acıyor. Dayanamadığım, başımı döndüren, uyuşturan bir his var bu sessizlikte. Ne olursun konuş. Öyle bir konuş ki, inşirah kapılarının açılmasına vesile olsun dilin. Söylemesi kolay deme, söylerken öyle delice inanıyorum ki buna…
Bazı şeylerin cevabını ben de bilmiyorum. Cevap bekleyen o kadar soru var ki… Ne soru ne de cevap, sadece dua. Duayla açılacak kapılar. Sabırla yıkılacak o yüksek surlar. Buna inan. Hücre çekirdeklerine kadar inan. Ben inanıyorum, beni yalnız bırakma.An gelir, bir ayeti daha önce hiç anlayamadığın kadar iyi anlarsın: “Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi.”
Hoş geldin yükümüze.
Mihriban Eloğlu
Kaynak: Mostar Dergisi, Aralık 2014

Sitemiz daha iyi kullanıcı deneyimi vermek için çerezler kullanmaktadır.