Efendim “Mostar Gençlik Güz Söyleşileri” kış gelmesine rağmen tüm hızıyla devam ediyor. Mostar Gençlik Dernekleri Federasyonu bünyesinde, illerde faaliyet gösteren dernekler ve üniversite kulüpleri tarafından organize edilen bu güzide söyleşiler zincirinin halkalarından birini oluşturan, Eğitimci Yazar Ali Yurtgezen hocamızın katılımlarıyla gerçekleştirilen “Kişisel Gelişmeyin Ayıptır” söyleşisi.
Ali Yurtgezen’in bendenizin de ilminden ve ferasetinden faydalanmaya çalıştığı âlim, fâzıl ve irfan sahibi bir insan. Gerek Semerkand Dergisi’nde her ay yazdığı yazılarla olsun, gerek Semerkand Tv’ deki akıl karı programıyla olsun, yurdum insanlarını aydınlatıyor. Bunlara ilave olarak, Ali hocam, Mostar Gençliğin gayret ve çabalarıyla, üniversite gençlerinin de, engin bilgilerinden faydalanmaları için; il, il ve üniversite, üniversite davet icabı, söyleşi amacıyla yola revan oluyor.
Ali Yurtgezen’in konusu olan “Kişisel Gelişmeyin Ayıptır” başlığı, aslında Mostar Dergisi’nin Haziran 2014 sayısının dosya konusu. Konu, genel itibariyle; modern dünya algısının oluşturduğu, hız ve haz tutkusu dâhilinde; bilgiyi hızlı elde etme, itibar sahibi olma ve kolay yoldan konforlu hayatı elde etme gibi handikapları, bir tablet şeklinde insanlara vaat eden kişisel gelişim sektörü ve bu sektörün ortaya çıkışı, yayılışı ve rağbet görmesi. Netice itibariyle de zararları. Ali Yurtgezen de bu dosya konusundan hareketle söyleşileri gerçekleştiriyor.
Geçen hafta Kahramanmaraş Mostar Gönüllüleri ile söyleşiyi dinleme fırsatı yakaladım. Ali hocam, kişisel gelişimin; 1930-40’lı yıllarda bir çiftçi çocuğu olan Dale Carnegie tarafından, satışları iyi gitmeyen ailesine yardım etmek amacıyla bir satış stratejisi olarak ortaya çıkardığı ve daha sonra kapitalist dünyada bir akım haline geldiğinden bahsetti. Bu satış stratejisinin en büyük özelliğinin, alıcıya ihtiyacı olanı değil de ihtiyacı olmayanı aldırmak olduğundan ve Dale Carnegie’nin tiyatro eğitimi aldığının altını çizdi. Mevcut kişisel gelişim seminerlerinin de bir seminerden ziyade tiyatral bir sunum olduğunu ve yapılan işin amiyane tabirle “artistlik” olduğunu belirtti. Kişisel gelişimin insanların birbirlerini basamak olarak kullanmaya ittiğini, vaat ettiği başarı ve mutluluk kavramlarının da aslında medeniyetimizde kullanılmayan sıkıntılı kavramlar olduğunu, medeniyetimizde “başarı” yerine “muvaffakiyet”, “mutluluk” yerine “saadet” kelimelerinin kullanıldığını anlattı. Kişisel gelişimin, başarı ve mutluluk vaat ederken, kadere iman düsturunu göz ardı ettiğini belirtti. Daha sonra insanlarımız arasında sıklıkla hatırlatılan; “hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, her an ölecekmiş gibi de ahirete çalış” hadis-i şerifinin yanlış anlaşıldığını, “ahiret hayatı için çalıştığımız kadar, dünya için de çalışmak gerektiğinin” değil de; hiç ölmeyecekmiş gibi vaktimiz olduğu düşünülerek, dünya işlerinde acele etmeyip erteleyerek, ahiret harcımız olan ibadette, acele etmemiz gerektiğinin kastedildiğini belirtti.
Efendim gelgelelim bu başlığı atmamıza sebep olan hadiseye. Ali Hocam, Sivas, Kayseri ve Malatya’da bulunan Mostar Gönüllülerinin daveti üzerine bu illerde bahsi geçen söyleşileri yaptı ve bu illerde bulunan yerel medya da kendilerine pay çıkarmak suretiyle haber yapmışlar ki evlere şenlik. Sivas’ta faaliyet gösteren “Cumhuriyet Üniversitesi Haber Portalı” isimli bir haber sitesi bu fikirli söyleşiyi aynen şu şekilde haber yapmış: “…Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konferansa öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Söyleşiye konuşmacı olarak katılan Kişisel Gelişim Uzmanı Ali Yurtgezen, öğrencilere sadece kendilerini geliştirmekle kalmayıp aile bireylerine, arkadaşlarına ve çevresindeki insanlara da kişisel gelişim konusunda yardımcı ve destek olmaları gerektiğini söyledi….” Kayseri de faaliyet gösteren “birhaber” adlı haber sitesi ise yaptığı haberden yola çıkacak olursak, Ali hocamı dinlemiş ve anlamış. Ancak Ali hocama yakışmayacak şekilde, kullanmayacağı bir ifadeyi kullanmış gibi göstermiş ve “Kişisel gelişim konusunda oldukça deneyimli olduğunu belirten yazar Ali Yurtgezen” diye habere başlamış.
Sonuç olarak söyleşiye katılan öğrencilerin yerel basın mensupları gibi değil de, tam manasıyla Ali hocamı anladıklarını umarım ve daha sonra yapılacak söyleşiler sonucunda örnek vermiş olduğum trajikomik hadiselerin ortaya çıkmaması için haber metinlerinin bizzat Mostar Gönüllüleri tarafından hazırlanıp medyaya servis edilmesi gerektiğini âcizane düşünüyorum.
Ferhat Ağca